Cahit Zarifoğlu Dersler ve Konuları
Hazırlayan:Yunus Efe Sağır

9.Sınıf Coğrafya Konu Özetleri

=> Doğa Ve İnsan

1. BÖLÜM: DOĞA VE İNSAN                              DOĞAL UNSURLAR
 
Doğal Unsur: Oluşumlarında insanın herhangi bir etkisinin bulunmadığı varlık, nesne ve olayların tümüdür. Örnek; dağ, taş, ağaç, hayvanlar, toprak, yağmur, deprem…gibi.
 
Beşeri Unsur: Oluşumlarında insanın etkisinin söz konusu olduğu varlık, nesne ve olaylardır. Örnek; kalem, sıra, okul, yol, köprü …. gibi.
DOĞA VE İNSAN ETKİLEŞİMİ
 
        Coğrafya, insan ve doğa arasındaki etkileşimi inceleyen bir bilimdir. Yeryüzündeki doğa olaylarını ve insan faaliyetlerini incelerken bunlar arasında ilişki kurar. Coğrafya insanın doğayı tanımasını ve doğa ile uyumlu bir yaşam sürmesini sağlamaya çalışır.
       İnsan ve doğa arasında sürekli olarak karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İnsan bir yandan yaşadığı doğal çevreyi çeşitli şekillerde etkileyip değiştirirken, bir yandan da doğal çevre şartlarından etkilenmektedir. Örneğin; tarım, turizm, ulaşım vb birçok insan faaliyeti doğal şartlardan biri olan iklimin etkisi altındadır. Yine aynı diğer taraftan insanlar baraj, yol, köprü, konut vb yaparak, bataklıkları kurutup tarım alanı haline getirerek, madenleri işleterek ve ormancılık faaliyetleri yürüterek doğayı sürekli olarak etkilemektedirler.COĞRAFYANIN TANIMI-KONUSU-BÖLÜMLERİ, İLKELERİ VE YARARLANDIĞI BİLİMLER
 
Coğrafya; doğal çevre ile insan arasındaki ilişkiyi inceleyen ve bu ilişkinin sonuçlarını ortaya koymaya çalışan bilim dalına coğrafya denir.
 
Coğrafyanın konusu; insanın üzerinde yaşadığı doğal çevre ile olan karşılıklı etkileşimidir.
 
Coğrafyanın ilkeleri: 1-Dağılış ilkesi      2-Karşılıklı ilgi(bağlantı)ilkesi      3-Nedensellik ilkesi
 
Coğrafyanın Bölümleri, Bu Bölümlerin Alt Dalları Ve Coğrafyanın Yararlandığı Bilimler
 
MUHTEŞEM DÖRTLÜ / DOĞAL SİSTEMLER(DOĞAL ORTAMLAR) VE COĞRAFYA
 
Doğa: Atmosfer, litosfer, hidrosfer ve biyosfer olmak üzere dört temel ortamdan oluşan bir bütündür.
 
Doğayı oluşturan bu dört temel ortam arasında sürekli bir etkileşim ve mükemmel bir denge vardır.

 
Doğal Ortamlar;
 
1-Atmosfer(Hava Küre): Dünyamızı çepe çevre saran ve çeşitli gazların karışımından oluşan doğal ortamdır. Bulutluluk, nemlilik, sis ve yağış gibi tüm hava olayları atmosferde meydana gelir. Atmosfer olaylarını coğrafyanın alt dallarından klimatoloji bilimi inceler.
 
2-Litosfer(Taş Küre): Yer kabuğunun en dış bölümüdür. Litosfere taşküre denilmesinin sebebi bileşiminin kayaçlardan oluşmasıdır. Dağlar, taşlar, vadiler ve platolar litosferi oluşturan başlıca unsurlardır. Taş küre üzerindeki yer şekillerinin oluşum özelliklerini coğrafyanın alt dallarından olan jeomorfoloji bilimi inceler.
3-Hidrosfer(Su Küre): Akarsular, göller, denizler ve okyanuslar ile tüm yer altı sularının hepsine birden verilen isimdir. Su küreyi coğrafyanın  alt dallarından Hidrografya bilimi inceler

=>=> Harita Bilgisi

HARİTA BİLGİSİ
 
HARİTALAR VE KULLANIM ALANLARI-PROJEKSİYON TİPLERİ
HARİTA: Yeryüzünün tamamının ya da bir bölümünün, kuşbakışı görünüşünün, belli bir ölçeğe göre küçültülerek, bir düzlem üzerine aktarılmasıyla elde edilen çizime harita denir. Haritacılıkla ilgili bilim dalına kartoğrafya adı verilir.
Bir çizimin harita özelliği taşıyabilmesi için gerekli olan koşullar şunlardır:
1-Kuşbakışı olarak(tam tepeden görünür şekilde) çizilmiş olması gerekir.
2- Belli bir ölçeğe göre çizilmiş olması gerekir.(Çünkü; ölçeksiz çizimler harita değil, kroki olur.)
3- Bir düzleme aktarılmış olması gerekir.
KROKİ: Herhangi bir yerin, kuşbakışı görünüşünün ölçeksiz ve kabataslak olarak bir düzleme aktarılmasına kroki denilmektedir.
Harita ile kroki arasındaki fark, krokinin ölçeksiz, haritanın ise ölçekli olmasıdır.
Bilgilerin Haritaya Aktarılmasında Kullanılan Yöntemler:Yeryüzüne ait unsurlar nokta, çizgi ve alanlar kullanılarak haritalara aktarılır. Bazı hususların haritaya aktarılmasında ise birden fazla yöntem kullanılabilir.
HARİTA ELEMANLARI(Harita Unsurları): Tüm haritalarda bulunması gereken 5 temel eleman vardır. Bunlar;
1- Başlık: Haritanın kullanım amacını belirtmeli, haritayı tanıtmaya yeterli, açık ve kısa olmalıdır.  
 
2- Ölçek
3-Yön oku(Coğrafi koordinatların bulunduğu haritalarda yön okuna gerek yoktur.)
4- Harita Anahtarı (Lejant) : Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama geldiğini gösteren bölümdür.
5-Coğrafi koordinatlar(Paralel ve Meridyenler) 
ÖLÇEK: Haritalardaki küçültme oranına ölçek denir.
Ölçek iki şekilde gösterilir.
        a. Kesir ölçek
: Küçültme oranı kesirli sayılarla ifade edilen ölçeklerdir. 1/500, 1/5.000, 1/50.000, 1/500.000 gibi.
Kesir ölçeklerde pay her zaman 1 dir. Paydada yer alan sayı ise, haritası çizilen alanın kaç defa küçültüldüğünü gösterir. Paydadaki sayı büyüdükçe, ölçek küçülür.
         b. Çizik (Grafik) Ölçek: Eşit dilimlere ayrılmış bir çizgi üzerinde küçültme oranının gösterildiği ölçeklerdir.
 
 
 
 
ÇİZİK ÖLÇEĞİN KESİR ÖLÇEĞE ÇEVRİLMESİ
Harita problemlerinde çizik ölçek verilip kesir ölçeğe çevrilmesi istenildiğinde;

 
 formülü kullanılır.
 
Örnek:   
  
 Yandaki çizgi ölçeğin uzunluğu 5 cm’dir. Bu çizgi ölçeğin kesir ölçek olarak değeri nedir?
 
Çözüm: Ö=HU / GU    ise     Ö= 5 cm / 20 km = 1 cm / 4 km ise Ölçek= 1 / 400.000 dir.
 
Örnek:
   Yandaki çizgi ölçeğin uzunluğu 4 cm’dir. Bu çizgi ölçeğin kesir ölçek olarak değeri nedir?
 
 Çözüm: Ö=HU / GU    ise     Ö= 4 cm / 20 km = 1 cm / 5 km ise Ölçek= 1 / 500.000 dir.
 
 
 
KESİR ÖLÇEĞİN ÇİZİK ÖLÇEĞE ÇEVRİLMESİ
 
 
 
Kesir ölçeği, çizgi ölçeğe çevirirken önce 1 cm'nin kaç km'yi
 
gösterdiği bulunur.
 
 
 
Örnek:  1 / 2.500.000 ölçeğinde 1 cm 25 km'yi gösterdiğine göre çizgi ölçekte de 1 cm 25 km'yi göstermelidir.
 
 
 
Bir doğru parçası çizilerek eşit aralıklara bölünür. Üzerine, 1 cm 25 km'yi gösterecek şekilde değerler yazılarak çizgi ölçek hazırlanmış olur.
 
 
 
Örnek: 1/500.000 kesir ölçeğinin çizgi ölçek olarak karşılığını bulunuz.
 
Çözüm: 1cm=5 km ise çizik ölçeğimiz şu şekilde olur:
 
                               5    0     5     10 15 20km 
 
                                 1cm
 
 
 
 
 
HARİTA ÇEŞİTLERİ
         A. Kullanım amaçlarına göre haritalar
1. İdari ve Siyasi Haritalar: Ülkelerin başka ülkelerle olan sınırlarının gösterildiği haritalara siyasi haritalar adı verilirken, ülkelerin kendi içerisindeki illeri, eyaletleri, bölgeleri gösteren haritalara idari haritalar denilmektedir.
2. Beşeri ve Ekonomik Haritalar: Nüfus, göç, yerleşme, tarım, hayvancılık, sanayi, turizm, vb. dağılışını gösteren haritalardır.
3. Fiziki Haritalar: Yeryüzü şekillerinin fiziki yapısını, dağılış ve yükseltilerini gösteren haritalardır.
4. Özel Haritalar: Belirli bir konu için özel olarak hazırlanan haritalardır. (Jeomorfoloji, meteoroloji, toprak haritaları gibi.)
          B. Ölçeklerine göre haritalar
1. Büyük Ölçekli Haritalar
a. Plânlar: Ölçeği 1/20.000'e kadar olan haritalardır. Şehir imar plânları, kadastro haritaları bu türdendir.
b. Topoğrafya Haritaları: Ölçeği 1/20.000 ile 1/200.000 arasında olan haritalardır. Ulaşım haritaları ile topoğrafik, jeolojik, morfolojik haritalar bu türdendir.
 
2. Orta Ölçekli Haritalar: Ölçeği 1/200.000 ile 1/500.000 arasında olan haritalardır.
3. Küçük Ölçekli Haritalar: Ölçeği 1/500.000 den daha küçük olan haritalardır. Bu haritalar Dünya’nın, kıtaların, ülkelerin tamamını veya bir bölümünü gösterir.
Büyük Ölçekli Haritaların Genel Özellikleri Küçük Ölçekli Haritaların Genel Özellikleri
 
– Paydası küçüktür.
– Dar alanları gösterir.
– Ayrıntıyı gösterme gücü fazladır.
– Küçültme oranı azdır.
– Aynı alanı gösteren küçük ölçekli haritalara göre 
 
   Düzlem üzerinde daha fazla yer kaplarlar.
– İzohipsler arası yükselti farkı azdır.
– Bozulma oranı azdır.

– Paydası büyüktür.
– Geniş alanları gösterir.
– Ayrıntıyı gösterme gücü azdır.
– Küçültme oranı fazladır.
– Aynı alanı gösteren büyük ölçekli haritalara göre düzlem üzerinde daha az yer kaplarlar. 
– İzohipsler arası yükselti farkı fazladır.
– Bozulma oranı fazladır.
 
HARİTALARIN KULLANIM ALANLARI
 
 
Haritaların kullanım alan ve amaçları çok çeşitlidir. Yön bulmak, yerimizi tespit etmek, coğrafi şartları öğrenebilmek, askeri alanlarda savunma ve saldırı amacıyla st

 
ratejiler oluşturmak, yol inşaatlarında bir yerden bir yere giden en uygun yolu tespit edebilmek gibi
 
 
 
PROJEKSİYON TİPLERİ
 
   Harita çizimindeki zorluklar dikkate alınarak bazı metotlar geliştirilmiştir. Bunlara projeksiyon (izdüşüm) yöntemleri adı verilir.
 
       Projeksiyonlar, izdüşüm (Yükseltinin sıfır m. kabul edilmesi) esasına göre çizildiğinden, yükseltinin fazla olduğu yerlerde ve ülkelerde izdüşüm alan(kabartı ve çukurlukların hesaba katılmadığı, her yerin deniz seviyesinde kabul edildiği alan)ile gerçek alan arasındaki fark artar.
Başlıca projeksiyon yöntemleri şunlardır:
• Silindir Projeksiyon: Ekvator ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır. 
• Konik Projeksiyon: Orta enlemler ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır. 
• Düzlem (Ufki) Projeksiyon: Bu projeksiyonla elde edilen haritalarda biçim ve alan bozulmaları çok fazladır. Daha çok kutuplar ve çevreleri ile diğer dar alanların çiziminde elverişlidirler. Bu haritalar daha çok denizcilik ve havacılıkta kullanılır.
 
HARİTALARDA YER ŞEKİLLERİNİ GÖSTERME YÖNTEMLERİ:
 
1. Renklendirme Yöntemi
Fiziki haritalarda yeryüzü şekillerini daha belirgin gösterebilmek için yükselti basamakları renklerle ifade edilir. Renklendirme işlemi, aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi olur
 
Yükselti basamakları (m)     Kullanılan Renkler 
0-200                                       Yeşil
200-500                                   Açık Yeşil
500-1000                                 Sarı
1000-1500                               Turuncu
1500-2000                               Açık Kahverengi
2000 ve üzeri                           Koyu Kahverengi
 

Fiziki haritalarda beyaz renkler buzulları ya da kalıcı karları gösterirler. Göl, deniz ve okyanuslar ise mavi renkle gösterilmektedir. Mavinin tonu koyulaştıkça derinliğin arttığı anlaşılır.
 
2. Gölgelendirme Yöntemi
3. Tarama Yöntemi
4. Kabartma Yöntemi
Yeryüzü şekillerinin belirli bir ölçek dahilinde küçültülerek oluşturulan maketleridir. Bu yöntem, yer şekillerinin gerçeğe en uygun olarak gösterilmesini sağlar. Ancak, kabartma haritaların yapılışı ve taşınması zor olduğundan kullanım alanı dardır.
5. İzohips (Eş yükselti) Yöntemi: Kullanımı en yaygın olan yöntemdir. Deniz seviyesinden itibaren aynı yükseklikteki noktaların birleştirilmesi ile oluşan eğrilerin kullanıldığı yöntemdir.
Deniz seviyesinden itibaren aynı yükseklikteki noktaların birleştirilmesiyle elde edilen eğrilere izohips eğrileri denir. Deniz seviyesinden itibaren aynı derinlikteki noktaların birleşmesi ile elde edilen çizgilere ise izobat (eş derinlik) eğrileri denir. Kıyı çizgisi, izohips ile izobat eğrilerinin başlangıç çizgisidir.
Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) Nedir?
 
Coğrafi bilgi sistemi, yeryüzündeki fiziki ve beşeri unsurlara ait verilerin toplanması, depolanması ve analiz edilmesidir.
 
CBS ne gibi kolaylıklar sağlar ve hangi alanlarda kullanılır?
 
CBS; verilerin sürekli güncellenmesi, aynı tabanda birleştirilmesi, görsel verilere kolaylıkla ulaşabilme ve veriler üzerinde analiz yapabilme imkânları sağlar.
 
CBS; haritacılık, çevre, savunma, arazi kullanımı ve belediyecilik hizmetleri alanlarında kullanılır.
 
 
 
 HARİTALARLA YOLCULUK
 
HARİTALARDA UZUNLUK VE ALAN HESAPLAMALARI
 
Haritalarda uzunluk ve alan değerleri ile ölçekten yararlanarak bir takım hesaplamalar yapılabilir.
 
 
 
A-UZUNLUK HESAPLAMALARI
 
   a. Haritadaki Uzunluğun Hesaplanması:       HU = GU / ÖP
 
      Örnek: Gerçekte 10 km olan bir yol 1/200.000 ölçekli haritada kaç cm ile gösterilir?
 
      Çözüm: GU=10 km, Öp=200.000 ise HU=?   HU=GU/Öp ise HU= 10km / 200 000cm
 
                  =1000 000 cm/200 000cm = 10cm/2cm ise HU= 5cm
 
 b. Gerçek Uzunluğun Hesaplanması: GU= HU x ÖP
 
      Örnek: 1/200.000 ölçekli haritada 16cm olarak gösterilen bir uzunluk gerçekte kaç km’dir?  
 
       Çözüm: Öp=200 000cm, HU=16cm ise GU=? GU=HU x Öp   G.U=16x200.000=3.200.000cm=32 km
 
  
 
 c. Ölçeğin Hesaplanması(Uzunluk verilerine göre): Ö=HU / GU   veya ÖP=GU / HU
 
     Örnek: Gerçekte 90 km olan iki şehir arası uzaklık haritada 6cm ile gösterilmiştir. Bu haritanın ölçeği nedir?
 
       Çözüm: GU=90km, HU=6cm ise Ö=? Ö=HU / GU ise Ö=6cm/90km= 6cm/90km ise Ö= 1 / 1 500 000
 
 
 
B-ALAN HESAPLAMALARI
 
    a-Haritadaki Alanın Hesaplanması: HA=GA / (Öp)2

 
       Örnek: 625 km2 alan kaplayan bir ada 1/500.000 ölçekli bir haritada kaç cm2 ile gösterilir?
 
       Çözüm: GA=625km2, Öp=500.000 cm ise HA=?
 
                 HA=625km/(500.000)2=625.10üzeri10cm/25.10üzeri10cm ise HA=25cm2
 
    b-Gerçek Alanın Hesaplanması: GA=HA x (Öp)2
 
       Örnek: Ölçeği 1/1.000.000 olan bir haritada 5 cm2 olarak ölçülen bir alan gerçekte kaç km2’dir?
 
       Çözüm: GA=5x(1.000.000)2=5x1.10üzeri12 = 5.10 üzeri 12 cm2 ise GA=500 km2
 
    c-Harita Ölçeğinin Hesaplanması(Alan verilerine göre):
 
                                                                                                             
 
      Örnek: Gerçekte 125 km² yer kaplayan bir ada haritada 5 cm² ile gösterildiğine göre, bu haritanın   
 
                   ölçeği nedir?
 
     Çözüm: HA= 5 cm2      GA= 125 km2 ise Ö=?
 
                  Ö= 5 cm2 / 125.10 üzeri 10 cm2 = 1 cm2 / 25.10 üzeri 10 cm2 = 1cm / 5.10 üzeri 5 cm ise
 
 
                              Ö=1 / 500.000

=> Paralel Ve Meridyenler

 
 
 
PARALEL VE MERİDYENLER
        Nasıl ki şehirdeki bir evi bulabilmek için mahalle, cadde, sokak ve ev numarası gibi unsurlara ihtiyaç varsa Yerküre üzerindeki herhangi bir yeri bulabilmek için de hayalî çizgilere (koordinat sistemine) ihtiyaç vardır. Bu nedenle Yerküre’yi enine ve boyuna kesen paralel ve meridyenler tespit edilmiştir. 


PARALELLER 
 
      Kutuplara eşit uzaklıktaki noktaların birleştirilmesiyle elde edilen hayali çembereEkvator denir. En geniş paralel dairesi olan Ekvator yerküreyi Kuzey Yarımküre ve Güney Yarımküre olmak üzere iki eşit yarımküreye böler. Ekvator’a paralel olarak çizilen hayali çemberlere paralel denir.       
 
Paralellerin Özellikleri: 
 
1. En büyük paralel dairesi olan Ekvator, başlangıç paralelidir. 
 
2. Ekvatorun kuzeyindeki 90, güneyinde 90 olmak üzere 180 paralel vardır.
 
3. Dünya’nın şeklinden dolayı, Ekvator’dan kutuplara doğru gittikçe paralellerin boyları kısalır ( Ekvator 40 076 km,  
 
Kutup noktalarının boyutu sıfırdır.).
 
4. Paralellerin numaraları Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe büyür. 
 
5. Paraleller 180° lik meridyen yayının 1° lik arayla eşit parçalara bölünmesi sonucunda çizilir. Daha ayrıntılı yer belirtmek için her derece 60’ ya her dakika 60” ye bölünür. 
 
6. Paraleller D-B doğrultusunda uzanırlar ve birbirlerini kesmezler. 
 
7. 90° paralelleri nokta halindedir.
 
8. Bazı paraleller özel isimler alırlar. 
 
       •    0° paraleli Ekvator 
 
       •    23° 27’ kuzey paraleli Yengeç Dönencesi
 
       •    23° 27’ güney paraleli Oğlak Dönencesi
 
       •    66° 33’ kuzey paraleli Kuzey Kutup Dairesi
 
       •    66° 33’ güney paraleli Güney Kutup Dairesi
 
       •    90° kuzey paraleli Kuzey Kutup Noktası
 
 
 
       •    90° güney Paraleli Güney Kutup Noktası
       Dönenceler: Ekvator’un 23 27’ kuzey ve güneyinde bulunan paralel dairelerine dönenceler denir. Dönenceler, Güneş ışınlarının 90°’lik açıyla düştüğü yerlerin sınırını oluşturur. Güneş ışınları sadece iki dönence arasında kalan yerlere yılda iki defa 90°’lik açıyla düşer. Bunun dışında kalan yerlere hiçbir zaman 90°’lik dik açıyla düşmez.
 
        Kutup Daireleri:  Ekvatorun 66°33’ kuzey ve güneyinde bulunan paralel dairelerine Kutup Daireleri denir.
 
 
 
Kutup Daireleri, gece veya gündüz sürelerinin 24 saati aştığı yerlerin sınırlarını oluşturur. 
 
9.Komşu iki paralel arasındaki mesafe her yerde eşit olarak kabul edilir ve yaklaşık olarak 111 km’dir. 
 
 
 
     Bundan yararlanarak aynı boylam üzerinde yer alan iki nokta arasındaki mesafe kolayca hesaplanabilir.
 
 
 
Bunun için:
 
     •İki merkez arasındaki paralel farkı bulunur. Aynı yarım küredeyseler büyük değerden küçüğü çıkarılır. Farklı yarım küredeyseler iki değer toplanır.
 
     •Bulunan fark sabit 111 sayısıyla çarpılır. Böylece aralarındaki uzaklık km cinsinden bulunmuş olur.
 
Örnek: 39° kuzey paralelinde bulunan Ankara’dan kalkan bir uçak aynı meridyen üzerinde 8658 km güneye gitmiştir. Ulaştığı enlemin derecesi kaçtır?
 
Çözüm:    8658: 111 = 78         Ankara’dan 78 paralel güneye gidersek 78-39 = 39° güney paraleli olur.
 
ENLEM: Dünya üzerindeki bir noktanın Ekvator’a olan uzaklığının açı cinsinden değerine enlem denir. Enlem herhangi bir noktadan yerin merkezine çekilecek dikey bir çizgiyle Ekvator düzlemi arasındaki açıdır. Enlem, derece, dakika ve saniye olarak ifade edilir. Ankara yaklaşık 39° 56’ kuzey enlemi üzerinde bulunur. 
 
 
 
    Ekvator’la dönenceler arasında kalan paralellere alçak enlemler; dönenceler ile kutup daireleri arasında kalan enlemlere orta enlemler, kutup daireleri ile kutup noktaları arasında kalan enlemlere ise yüksek enlemler adı verilir.
 
 
 
Enlemin etkileri
 
 
 
Enlem;
 
1. İklimi                                           
2. 
Akarsu rejimini                            
3. Gece ile gündüz arasındaki zaman farkını    
 
  4. Güneş ışınlarının geliş açısını   
  5. Toprak çeşidini                              
  6.Yerleşme ve tarım faaliyetlerinin üst sınırını  
 
  7. Gölge boyunu                             
  8.Tarım ürünlerinin çeşitliliğini        
  9. Yerleşme biçimini 

10. Sıcaklık dağılışını                       
 11. Kalıcı kar sınırının yüksekliğini      
 12. Nüfus dağılışını

 13Buharlaşmayı                             
 14. Dünyanın dönüş hızını                        
 15. Sanayi faaliyetlerini
 1
6. Yağış çeşidini ve rejimini         
17. Deniz suyunun tuzluluk ve sıcaklığını 
18. Bitki örtüsünün çeşitliliğini etkiler. 
 
 
 
        
 
Not:   K-G yönünde geniş alan kaplayan ülkelerde iklim çeşitliliği fazla olduğundan bitki ve tarım ürünlerinin çeşitliliği de artar. Özellikle iklim ve bitki çeşitliliği Ekvatoral ve Kutup kuşağı arasındaki geçiş özelliği taşıyan Orta kuşakta artmaktadır. Ülkenin D-B doğrultusunda geniş alan kaplaması iklim çeşitliliğine neden olmadığı için bitki ve tarım ürünleri çeşitliliğine neden olmaz. 
 
 
2. MERİDYEN :    Bir kutuptan diğerine ulaşan ve paralelleri dik açıyla kesen hayali çizgilere meridyen denir. 
 
 
 
Meridyenlerin Özellikleri: 
 
1. Başlangıç meridyeni, İngiltere’nin Londra kentinde bulunan Greenwich(griniç) meridyenidir.
 
2. Meridyenler K-G yönünde uzanırlar. 
 
3. Greenwich’in doğusunda 180, batısında da 180 olmak üzere toplam 360 tane meridyen yayı vardır. Doğusundakilere doğu meridyenleri, batısındakilere batı meridyenleri denir. 
 
4. Meridyenlerin boyları birbirine eşittir.(20.004.5 km)
 
5. İki meridyen arasındaki mesafe Ekvator üzerinde 111 km’dir. Ekvator’dan kutuplara doğru gidildikçe bu mesafe azalır ve bütün meridyenler kutup noktalarında birleşirler
 
6. Meridyenlerin dereceleri başlangıç meridyeninden doğuya ve batıya doğru gittikçe artar. 
 
7. Her meridyenin bir karşıtı (anti meridyen) vardır. İkisi birlikte bir çember oluştururlar.
 
 
 
    Anti meridyen bulma: Bir meridyenin karşıt meridyenini bulmak için verilen meridyen 180’den çıkarılır. Karşıt meridyen daima farklı yarım kürededir.
 
Örneğin 35° batı meridyenin karşıt meridyeni:   180–35=145° doğumeridyenidir.
 
Örneğin başlangıç meridyenin (0°) karşıtı, 180° meridyenidir. İstanbul üzerinden geçen 29° doğu meridyeninin karşıtı 151° batı meridyenidir. 
 
8. Bir meridyen üzerindeki tüm noktaların yerel saati aynıdır.
 
9. Ardışık iki meridyen arasındaki yerel saat farkı 4 dakikadır. Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki bir tam dönüşünün 24 saat olmasından dolayı, komşu iki meridyen yayı arasındaki zaman farkı 4 dakikadır (24x60 = 1440 dak. 1440/360 = 4 dak.).
 
 
 
 
 
BOYLAM : Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın, başlangıç meridyenine olan uzaklığının açı cinsinden değerine boylam denir. Boylam herhangi bir noktadan yerin merkezine çekilecek dikey bir çizgiyle başlangıç meridyeni arasındaki açıdır.   Derece (°), dakika (’) ve saniye (”) olarak ifade edilir. Bir yerin boylam derecesi verilirken başlangıç meridyenine göre doğuda veya batı’da olduğu belirtilmelidir.
 
     Örneğin Ankara, 32°53’doğu boylamındadır. Boylam da pratikte meridyenle aynı anlamda kullanılır.
 
Boylamın Etkileri
Boylamın sadece zaman kavramına (yerel saatlere) etkisi vardır. Başka deyişle boylamları aynı olan noktaların yerel saatleri de her zaman aynı olur.
 
 
 
 
İZOHİPSLER
 
    
     

 
 
 




=>=> YerKüre'nin Şekil Ve Hareketleri

 
YERKÜRE’NİN ŞEKLİ VE HAREKETLERİ
 
DÜNYANIN ŞEKLİ HAREKETLERİ VE SONUÇLARI
 
DÜNYANIN ŞEKLİ 

 
Dünyamız kutuplardan basık ve ekvatordan hafifçe şişkin kendine özgü bir şekle sahiptir ki
 
Dünyamızın bu şekline “Geoid” denir. Yani dünyamız küresel bir şekle sahiptir.
 
     DÜNYANIN ŞEKLİNİN SONUÇLARI
  1. Ekvator yarıçapının kutuplar yarıçapından fazla olması
  2. Ekvator uzunluğunun ardışık iki meridyenden fazla olması
  3. Güneş ışınlarının geliş açısına bağlı olarak ısınma ekvatordan kutuplara doğru azalır.
  4. İki meridyen arası uzaklık ekvatordan kutuplara doğru azalır.
   5. Dünyanın bir tarafının aydınlık iken diğer tarafının karanlık olması
   6. Dünyanın dönüş hızının ekvatordan kutuplara doğru azalması
   7. Kutup yıldızının görünme açısı enlemlere göre değişim göstermesi
   8. Dünya küre olduğundan dolayı güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açıları değişir.
   9. Dünya küre şeklinde olduğu için gölgesi daire biçimindedir.
 
 
DÜNYA'NIN HAREKETLERİ VE SONUÇLARI
Dünyamızın hem kendi etrafında ve hem de güneşin etrafında olmak üzere iki tür hareketi vardır. Kendi etrafındaki hareketine eksen hareketi(günlük hareket) denir. Güneş etrafındaki hareketine ise yörünge hareketi(yıllık hareketi) adı verilmektedir.
 

I. DÜNYANIN EKSEN HAREKETİ( GÜNLÜK HAREKETİ)
                 

      Dünya kendi ekseni etrafındaki dönüşünü, batıdan doğuya doğru 24 saatte tamamlar. Buna 1 gün denir. Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüş hızı ekvatorda 1670 km/saat olup
 
bu hız kutuplara gidildikçe azalır ve kutuplarda hız 0(sıfır) olur.
 
 
 
           DÜNYANIN EKSEN(GÜNLÜK) HAREKETİNİN SONUÇLARI
    1. Gece ve gündüzler oluşur. 
    2. Yerel saat farkları ortaya çıkar. 
    3. Doğu ve batı yönleri ortaya çıkar. 
                                             
 
4. Dünya üzerinde herhangi bir yer, güneş ışınlarını gün içinde farklı açılarla alır. 
5. Günlük sıcaklık ve basınç farklarının oluşur. Bunun sonucunda da:   - Mekanik çözülme artar.  Meltem rüzgarları oluşur. 
6.  Sürekli rüzgarların yönlerinde sapmalar olur. 
7.  30° ve 60° enlemlerinde dinamik basınç kuşakları oluşur.
8. Okyanus akıntılarında sapma ve halkalar oluşur.
9. Aynı enlem üzerinde, Güneş farklı zamanlarda doğup batar. 

II. DÜNYA'NIN YÖRÜNGE  HAREKETİ ( YILLIK HAREKETİ )


     Dünyanın yörüngesi elips şeklindedir ve gün çevresindeki bu yörüngede 365 gün 6 saatte turunu tamamlar. 
     Dünyamız, Güneş etrafındaki bu dönüşü sırasında Güneşe bazen yaklaşır (Günberi/Perihel: 3 Ocak), bazen de uzaklaşır (Günöte/Afel: 4 Temmuz).
 
DÜNYANIN YÖRÜNGE(YILLIK) HAREKETİNİN SONUÇLARI
 
1. Mevsimler oluşur.( Temel sebep eksen eğikliği)
2. Güneş ışınlarının geliş açıları yıl boyunca değişir.
3. Güneşin doğuş ve batış saatleri yıl boyunca değişir.
4. Güneş ışınları yıl boyunca dönencelere bir kez dönenceler arasına iki kez dik gelir.
5. Muson rüzgarları oluşur. ( eksen eğikliği)
6. Aydınlanma çizgisi yıl boyunca yer değiştirir.
7. Dünya yıl boyunca güneşe yaklaşıp uzaklaşır.
 
( Temel sebep yörüngenin elips şeklinde olması )
 
8. Cisimlerin gölge boyları değişir.
 
 
      DÜNYAMIZIN EKSEN EĞİKLİĞİ

 
          Dünya’nın elips şeklindeki yörüngesinden geçen düzleme Ekliptik (yörünge) düzlemi, Ekvator’dan geçen düzleme ise Ekvator düzlemi denir
 
       Dünyanın Ekseni ile yörünge düzlemi (Ekliptik) arasında 66°33', Ekvator düzlemi ile yörünge düzlemi arasında ise 23°27' ‘lık bir açı bulunmaktadır.
 
 
    Dünya ekseninin yörünge düzlemi(Ekliptik)’ne  66°33' eğik olmasının çok önemli sonuçları vardır.
 
 
 
 
 
 
 
 
EKSEN EĞİKLİĞİNİN SONUÇLARI:
 
1. Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı yıl boyunca değişir.
 
2. Güneş’in doğuş ve batış saatleri ile yerleri değişir.
 
3. Aydınlanma çemberinin sınırı mevsimlere göre değişir.
 
4. Mevsimlerin oluşumuna neden olur. Kuzey ve Güney Yarım kürelerde farklı mevsimler yaşanır.
 
5. 21 Aralık’ta Güney Yarım Küre’nin, 21 Haziran’da ise K. Y. Küre’nin Güneş’e daha dönük olmasına neden olur.
 
6. Muson rüzgarları oluşur.
7. Ekvator çizgisi üzerinde yıl boyunca gece ve gündüz süreleri değişmez.
 
8. Yıl içinde cisimlerin gölge uzunlukları değişir.
 
9. Dönencelerin ve kutup dairelerinin sınırlarını belirleyerek, matematik iklim kuşaklarının oluşumuna neden olur.
 
10. Güneş ışınlarının dik geldiği kesimler değişir ve Dönenceler oluşur.(23°27' kuzey ve güney enlemleri)
 
11. Kutup dairelerinin enlem dereceleri oluşur.(66° 33' kuzey ve güney enlemleri)
12. Kutup noktaları ile daireleri arasında sürekli gece ve gündüzler yaşanır.
13. 
Ekvator’dan kutuplara gidildikçe, gece ile gündüz süreleri arasındaki farkın artmasına neden olur.
 
 
 
MEVSİMLER VE OLUŞUMLARI (EKİNOKS-SOLTİST GÜNLERİ VE ÖZELLİKLERİ)
 
       Dünya’nın Güneş etrafında dönmesi ve eksen eğikliğine bağlı olarak dört önemli gün ortaya çıkar. Bu günler aynı zamanda mevsimlerin başlangıcıdır.
      21 Mart ve 23 Eylül tarihlerine ekinoks (gece - gündüz eşitliği) tarihleri, 21 Aralık ve 21 Haziran tarihlerine de solstis (gündönümü) tarihleri denir.
 


 
21 HAZİRAN (YAZ GÜNDÖNÜMÜ)
      Bu tarihte Güneş ışınları Kuzey Yarım Kürede Yengeç Dönencesine dik (90°) açı ile gelir ve aydınlanma çemberi kutup dairelerine teğet geçer.
      21 Haziran’da Kuzey Yarım Küre’de şu olaylar yaşanır:
1. Yaz mevsimi başlar.
2. Kuzey Kutup Dairesi ile Kuzey Kutbu arasında gündüzler 24 saatten fazladır.
3. En uzun gündüz ve kısa gece yaşanır.
4. Türkiye'de saat 12oo 'de cisimlerin yıl içerisindeki en kısa gölgesi oluşur.
5. Yengeç dönencesinde saat 12 oo 'de cisimlerin yıl içindeki en kısa gölgesi oluşur.
6. Bu tarihten sonra gündüzler kısalır; geceler uzamaya başlar.
     Not: Güney yarı kürede ise bu olayların tam tersi durumlar yaşanır.

 
21 ARALIK (KIŞ GÜNDÖNÜMÜ)
     Bu tarihte Güneş ışınları Güney Yarımkürede Oğlak Dönencesine dik gelir ve aydınlanma çemberi kutup dairelerine teğet geçer.
     21 Aralık’ta Kuzey Yarım Küre’de şu olaylar yaşanır:
1. Kış mevsimi başlar.
2. En uzun gece, en kısa gündüz yaşanır.
3. Türkiye'de saat 12oo'de cisimlerin yıl içerisindeki en uzun gölgesi oluşur.
4. Kuzey Kutup dairesi ile Kuzey kutbu arasındaki enlemlerde gece süresi 24 saatten fazladır.
5. Yengeç dönencesinde saat 12oo de cisimlerin yıl içindeki en uzun gölgesi oluşur.
6. Bu tarihten sonra geceler kısalmaya gündüzler uzamaya başlar.
     Not: Güney yarı kürede ise bu olayların tam tersi durumlar yaşanır.

21 MART - 23 EYLÜL
(Ekinoks = Gece, gündüz eşitliği) Bu tarihlerde güneş ışınları Ekvator'a dik gelir ve Aydınlanma Çemberi kutup noktalarından geçer.
       Kuzey Yarımkürede 21 Mart ilkbahar, 23 Eylül sonbaharın başlangıcıdır. Güney Yarımkürede ise, 21 Martta sonbahar 23 Eylül de ilkbahar başlar ve şu olaylar yaşanır.
1. Güneş tam doğudan doğup tam batıdan batar.
2. Aynı boylam üzerindeki noktalarda güneş sadece ekinoks günlerinde aynı anda doğar ve batar (12 saat ara ile)
3. Her iki kutup noktasında da Güneş görülür.
4. Gel-git genliği en fazladır.
5. Ekvator'da cisimlerin gölge boyu sıfır olur.
6. Türkiye'de saat 12oo 'de oluşan gölge boyu cismin boyuna en yakındır.

İklim Bilgisi

İKLİM BİLGİSİ
Atmosfer ve özellikleri
İklim
Geniş bir bölge içinde ve uzun yıllar boyunca değişmeyen ortalama hava koşullarına iklim denir. 
İklim, coğrafi ortamın oluşması ve şekillenmesi ile insanların yaşantı ve etkinlikleri üzerinde önemli rol oynar. 
Örneğin bir yerdeki doğal bitki örtüsü, akarsuların özellikleri, insanların yaşam tarzları, konut tipleri, ekonomik etkinliklerinin türü,iklimin kontrolü altındadır. İklimi oluşturan çeşitli öğeler vardır. Bunlar sıcaklık, basınç, rüzgarlar, nemlilik ve yağıştır. İklim elemanları adı verilen ve birbirlerini etkileyen bu öğeler arasında ayrılmaz bir ilişki vardır.
İklim olayları atmosfer içinde gerçekleştiği için öncelikle atmosfer ve özelliklerinin incelenmesi gerekir.
Atmosfer
Dünya’yı çepeçevre saran gaz örtüsüne atmosfer denir. Atmosferin alt sınırı, kara ve deniz yüzeyleriyle çakışır. Üst sınırını ise yerçekiminin etkisi belirler. Ekvator’dan kutuplara doğru yerçekimi arttığı için atmosferin şekli Dünya’nın şekli gibi küreseldir.
Atmosfer’in Katları 
Atmosfer kendini oluşturan gazların karışımı ve gidişindeki farklılıklar nedeniyle çeşitli katlara ayrılmıştır. Bu katlar yeryüzünden yukarılara doğru troposfer, stratosfer, şemosfer, iyonosfer ve ekzosfer şeklinde sıralanır.
Troposfer
Atmosferin, yeryüzüne temas eden, alt bölümüdür. 
Tüm gazların % 75’inin bulunduğu bu katmanda yoğunluk en fazladır. 
Troposfer, yerden havaya yansıyan ışınlarla alttan yukarıya doğru ısınır. Bu nedenle alt kısımları daha sıcaktır. Yerden yükseldikçe sıcaklık her 100 m’de yaklaşık 0,5°C azalır. 
Su buharının tamamı troposferde bulunduğu için tüm meteorolojik olaylar burada oluşur. 
Güçlü yatay ve dikey hava hareketleri görülür. 
Yerden yüksekliği 6 – 16 km arasında değişir. 
Stratosfer
Troposferin üstündeki katmandır. 
Yatay hava hareketleri görülür. 
Su buharı hemen hemen hiç bulunmadığı için dikey hava hareketleri oluşamaz. Bu nedenle sıcaklık dağılışı oldukça düzgündür. 
Sıcaklık her yerde yaklaşık -50°C’dir. 
Üst sınırı yerden 25 – 30 km yüksekliktedir. 
Şemosfer
Stratosfer ile İyonosfer arasındaki katmandır. 
Stratosfer ile Şemosfer arasındaki 19-45 km’ler arasında oksijen azot haline gelerek ultraviyole ışınlarını tutar. 
Üst sınırı yerden 80 – 90 km yüksekliktedir. 
İyonosfer
Mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının, molekülleri parçalayarak iyonlar haline getirdiği katmandır. 
Yerçekimi azaldığı için iklim üzerinde belirgin bir etkisi yoktur. 
Radyo dalgalarını yansıtır 
Üst sınırı yerden 250 – 300 km yüksekliktedir. 
Eksosfer 
En üst tabakadır. 
Yerçekimi çok azaldığından gazlar çok seyrektir. 
Hidrojen ve helyum gibi hafif gazlar bulunur. 
Atmosfer ile uzay arasında geçiş alanıdır. 
Kesin sınırı bilinmemekle birlikte üst sınırının yerden yaklaşık 10.000 km yükseklikte olduğu kabul edilmiştir. 
Atmosferde Bulunan Gazlar
Atmosferde bulunan gazların % 75’i ve su buharının tamamı troposferde bulunur. İklim yönünden daha çok atmosferin alt katları önemli olduğundan burada troposfer ve stratosferin alt katlarının bileşimi incelenecektir.
Her zaman bulunan ve oranı değişmeyen gazlar; % 78 oranında azot, % 21 oranında oksijen, %1 oranında asal gazlar (Hidrojen, Helyum, Argon, Kripton, Ksenon, Neon) dır. 
Her zaman bulunan ve oranı değişen gazlar; su buharı ve karbondioksittir. 
Her zaman bulunmayan gazlar; ozon ve tozlardır. 
Su buharı : Yere ve zaman göre oranı en çok değişen gazdır. Yeryüzünün aşırı ısınıp, soğumasını engeller. Yağış, bulut, sis gibi hava olaylarının doğuşunu sağlar.
Karbondioksit : Atmosferin güneş ışınlarını emme ve saklama yeteneğini artırır. Havada karbondioksit (CO2) miktarının artması sıcaklığı artırıcı, azalması ise sıcaklığı düşürücü etki yapar.
Ozon : Hava içindeki oksijen (O2) mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının etkisi altında ozon (O3) haline geçer. Ozon gazı, içinde hayatın gelişmesine olanak vermez ancak atmosferin üst katmanlarında ultraviyole ışınlarını emerek yeryüzündeki yaşam üzerinde olumlu bir etki yapar. Yeryüzünden 19 – 45 kilometre yükseklikler arasında bulunan ozon katının son yıllarda inceldiği hatta yer yer delindiği belirlenmiştir. Özellikle buzdolabı, soğutucu, araba ve spreylerden çıkan gazların (kloroflorokarbon) neden olduğu anlaşılmış ve bu gazların kullanımına kısıtlamalar getirilmiştir. 
Yeryüzüne ulaşan mor ötesi ışınlardaki artış, sıcaklıkların artmasına, buna bağlı olarak buzulların erimesine, bitki örtülerinde değişimlere neden olabilecektir.
Sıcaklık
Güneş Işınlarının Atmosferde Dağılışı
Yeryüzünün ısınmasında ana enerji kaynağı Güneş’tir. Dünya, Güneş’in uzaya yaydığı enerjinin ancak iki milyonda birini alır. Güneş’ten gelen bu enerji güneş sabitesi (solar konstant) ile belirlenir. Atmosferin üst sınırında 1 cm2’ye 1 dakikada gelen kalori miktarına güneş sabitesi (solar konstant) denir.
Atmosferin etkisiyle, Güneş’ten gelen ışınların tamamı yere ulaşmaz. Atmosfer güneş ışınlarını çeşitli oranlarda tutar ve dağıtır. Bu nedenle yeryüzü Güneş’ten gelen ışınlardan çok atmosfer tarafından tutulan ışınlarla ısınır.
Sıcaklık Etmenleri 
Atmosferin ısınması çeşitli etmenlerin etkisi altındadır.
Güneş Işınlarının Yeryüzüne Değme Açısı
Belirli bir yüzeye dik ve yatık gelen ışınların getirdikleri enerji miktarları arasında belirgin bir fark vardır.Çünkü bir ışın demeti dik geldiğinde daha dar bir yüzeyi aydınlatırken, aynı ışın demeti yatık geldiğinde daha geniş bir yüzeyi aydınlatır.
Ancak ışınların yere değme açısı daraldığı için etkisi azalır. Bu nedenle Güneş ışınlarının yere değme açısı büyüdükçe yeryüzünü ısıtma gücü de artar.
Güneş ışınlarının yeryüzüne değme açısını etkileyen etmenler şunlardır:
Dünya’nın Şekli
Dünya’nın küreselliğinin bir sonucu olarak, Ekvator’dan kutuplara doğru güneş ışınlarının yere değme açısı küçülür. Buna bağlı olarak her iki yarım kürede Ekvator’dan kutuplara doğru sıcaklık azalır. Bu durum enlemin sıcaklık üzerindeki etkisini gösterir.
Dünya’nın Eksen Eğikliği ve Yıllık Hareketi
Dünya’nın eksen eğikliği nedeni ile Güneş çevresindeki dönüşü (yıllık hareket) sırasında güneş ışınlarının yere değme açısı değişir.
Yeryüzündeki bir noktanın güneş ışınlarını yıl içinde farklı açılarla alması ısınma farklılıklarına neden olur.
Dünya’nın Günlük Hareketi
Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle güneş ışınlarının bir noktaya değme açısı sabahtan öğleye kadar artar. Öğleden akşama kadar ise azalır. Günün en yüksek sıcaklığı, ışınların en büyük açı ile geldiği öğle saati değil, depolanan enerjinin en fazla olduğu 13.00 – 14.00 saatleri arası ölçülür. Çünkü öğleye kadar yerde biriken enerji, ışınların gelme açısının daralmasıyla birlikte ışıma ile atmosfere iletilir. Işıma gece boyu devam eder, yer soğur. Güneş’in doğuş saatinde ışıma sona erer ve yerde enerji depolamaya başlar. Işımanın sona erdiği anda günün en düşük sıcaklığı yaşanır.
Işıma
Yeryüzü kazandığı enerjinin bir bölümünü atmosfere geri verir. Buna yer ışıması denir. Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşamadığı saatlerde (gece) ve güneş ışınlarının yere değme açılarının küçüldüğü aylarda yer ışıması artar. Ayrıca, zeminin yapısı da yer ışıması üzerinde etkilidir. Örneğin yeryüzünün bitki ile kaplı alanlarında yer ışıması az ve yavaşken çılak arazilerde ısı kaybı daha hızlı ve fazla olur.
Eğim ve Bakı
Geniş bir bölgeye düşen birbirine paralel ışınların yere düşme açıları, yamaç eğimine ve bakı durumuna (Güneş’e dönüklüğe) göre değişir. Bu durum yerel ısınma farklarına yol açar. Kuzey Yarım Küre’de güney yamaçlar, Güney Yarım Küre’de ise kuzey yamaçlar güneş ışınlarını yıl boyunca daha büyük açı ile aldığından daha sıcak olur.
Ekvator çevresinde bakının etkisi tüm yamaçlarda görülür.
Bakının Etkisi
Güneşe dönük olan eğimli yamaçlarda;
Sıcaklık daha yüksektir. 
Güneşlenme süresi daha uzundur. 
Karların yerde kalma süresi daha kısadır. 
Kalıcı karların başlama yüksekliği daha fazladır. 
Tarım ürünlerinin olgunlaşma süresi daha kısadır. 
Ormanların yükselti sınırı daha fazladır. 
Yükselti
Deniz seviyesinden yükseldikçe atmosferin yoğunluğunun ve içindeki su buharının azalması ile troposferin daha çok yerden yansıyan ışınlarla ısınması nedeniyle sıcaklık, her 100 m’de yaklaşık 0,5°C azalır. Bu nedenle enlemi aynı olan iki farklı noktadan daha yüksekte olan, diğerine göre her zaman daha soğuk olur. Örneğin deniz seviyesinden 155 m yükseklikteki Bursa’da sıcaklık 25°C iken aynı enlemde bulunmasına karşın 2543 m yükseklikteki Uludağ’da sıcaklığın 12°C olması yükseltinin sıcaklığa etkisini gösterir.
İndirgenmiş Sıcaklık
Yeryüzünde sıcaklığın enleme bağlı dağılışını gösteren haritalar çizilirken yükseltinin sıcaklık üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak için indirgenmiş sıcaklık değerleri kullanılır.
Bir yerin yükseltisinin sıfır (0 m) kabul edilerek hesaplanan sıcaklığına indirgenmiş sıcaklık denir.
Bir yerin indirgenmiş sıcaklığını hesaplamak için yükseltiden kaynaklanan sıcaklık farkı hesaplanır.
Bu fark o yerin gerçek sıcaklığına eklenir.
Örnek :
900 m yükseklikteki Ankara’da Ocak ayı ortalama sıcaklığı -2°C’dir. Ankara’nın deniz seviyesine indirgenmiş sıcaklığı kaç °C dir?
Çözüm :
100 m’de sıcaklık 0,5°C azalırsa
900 m’de X°C azalır.
X=900 x 0,5 / 100 = 4,5 °C’dir.
İndirgenmiş Sıcaklık = Gerçek Sıcaklık + Sıcaklık Farkı
İndirgenmiş Sıcaklık = -2 +4,5
İndirgenmiş Sıcaklık = 2,5°C’dir.
Kara ve Deniz Dağılışı
Karalar denizlere göre daha çok ve çabuk ısınıp, soğurlar. Bu nedenle, karaların daha fazla yer kapladığı Kuzey Yarım Küre’nin yıllık ortalama sıcaklığı Güney Yarım Küre’den daha fazladır.
Ayrıca her iki yarım kürede kara ve denizlerin dağılışındaki farklılık termik ekvatorun yer ekvatorundan sapmasına neden olmuştur.
Termik Ekvator : Meridyenlerin en sıcak noktalarını birleştiren eğriye termik ekvator denir.
Atmosferdeki Nem Oranı
Atmosferdeki nem;
Güneşten gelen ve yeryüzünden yansıyan ışınları emerek tutar. 
Yeryüzünün aşırı ısınıp soğumasını önler. 
Isınıp soğumanın yavaş ve dengeli olmasını sağlar. Bu nedenle nemli bölgelerde günlük ve sıcaklık farkları daha azdır. 
Okyanus Akıntıları
Enlemin etkisine bağlı olarak, ekvatoral bölgeden gelen akıntılar sıcak su, kutup bölgelerinden gelen akıntılar ise soğuk su taşırlar.
Sıcak su akıntıları geçtikleri kıyılarda sıcaklığı yükseltici, soğuk su akıntıları ise sıcaklığı düşürücü etki yapar.
Rüzgarlar
Rüzgarlar geldikleri yerlerin özelliklerine göre, estikleri bölgelerin sıcaklığını yükseltici ya da düşürücü etki yapar. Bu durum enlemin sıcaklık üzerindeki etkisini gösterir. Örneğin Kuzey Yarım Küre’de yer alan Türkiye’de kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı düşürücü güneyden esen rüzgarlar sıcaklığı artırıcı etki yapar.
Zeminin Yapısı
Karaları oluşturan taş ve toprakların fiziksel özellikleri (rengi, parlaklığı, gözenekliği gibi özellikleri) yeryüzünde ısınma farklılıklarına neden olur. Ayrıca zeminin bitki örtüsü ile kaplı olup olmaması, bitki örtüsünün yoğunluğu, kar ya da toprak örtüsünün bulunup bulunmaması sıcaklık dağılışı üzerinde etkilidir.
Bu nedenle taş ve toprakların ısınıp soğuma süreleri farklılık gösterir.
Örneğin açık renkli ve gevşek yapıya sahip kumsallarda ısınma ve soğuma çabuk gerçekleşir.
Sıcaklık Kuşakları
Matematik iklim kuşaklarının sıcaklık etmenlerinin etkisi ile değişikliğe uğraması sonucu belirlenmiştir. Kara ve denizlerin dağılışı bu belirlemede temel etkendir. 
Kuzey Yarım Küre’de karaların daha geniş yer kaplaması, yaz sürelerinin daha uzun olması, sıcak su akıntılarının daha etkili olması ve Güney Yarım Küre’de buzullarla kaplı, geniş Antartika Kıtası’nın bulunması nedeniyle sıcak ve ılıman kuşak Kuzey Yarım Küre’de, soğuk kuşak ise Güney Yarım Küre’de daha geniştir.
Matematik İklim Kuşakları : Dünya’nın eksen eğikliğine göre belirlendiği için, sınırları dönenceler ve kutup daireleridir.
Sıcak Kuşakların Özellikleri
Matematik Kuşaklarının Özellikleri
Matematik kuşaklarının yer yer değişime uğraması sonucu oluşmuş ve ana çizgileri ile Ekvator‘ a paralel uzanan sıcaklık kuşakları şunlardır:
Sıcak Kuşak :
Sıcak kuşakta bulunan yerlerde,
Güneş ışınları yıl boyunca dik ya da dike yakın açı ile gelmektedir. Dönenceler arasındaki yerlere güneş ışınları yılda iki kez (yerel saat 12.00’de) dik açı ile gelir. 
Günlük ve aylık sıcaklık farkları çok azdır. Ancak 30° enlemlerinde gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok fazladır. 
Aylık ve yıllık sıcaklık ortalamaları 20°C’nin üzerindedir. 
Gece – gündüz süreleri yıl boyunca birbirine yakındır. 
Alçak yerlerde, yüksek sıcaklık yaşamı olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle yaşmaya ve yerleşmeye en elverişli yerler yükseklerdedir. 
Ilıman Kuşak :
Ilıman kuşakta bulunan yerlerde,
Güneş ışınları hiçbir zaman dik açı ile gelmez. 
Günlük ve aylık sıcaklık farkları belirgindir. 
Yıllık sıcaklık ortalaması 20°C’den azdır. 
Gece – gündüz süreleri arasındaki zaman farkı artmıştır. 
Dört mevsim belirgin olarak yaşanır. 
Soğuk Kuşak :
Soğuk kuşakta bulunan yerlerde,
Yıllık sıcaklık ortalaması 10°C’nin altındadır. 
Gece – gündüz sureleri arasındaki zaman farkı çok fazla olabilir. 
Gece ve gündüzlerin sureleri arasındaki zaman farkı çok fazla olabilir. 
Gece ve gündüzlerin suresi 24 saatten uzundur. 
Güneş ışınlarının gelme açısı küçüktür. 
Kutup noktaları, güneş ışınlarını yıl boyunca en fazla 23°27’ lık açıyla alır. 
Sıcaklıkların Gösterimi
Yeryüzünde ölçülen sıcaklıkların dağılışı izotermlerle haritalarda gösterilir.
Aynı sıcaklıktaki noktaları birleştiren eğrilere izoterm (eş sıcaklık) eğrisi denir.
İzoterm (eş sıcaklık) eğrileri karasallığın ve sıcak su akıntılarının etkisiyle enlemlerden sapma gösterir.
İzoterm haritaları ve yer şekillerinin sıcaklık üzerindeki etkisini gösterebilmek için gerçek sıcaklıklar, enlem etksini gösterebilmek için indirgenmiş sıcaklıklar kullanılarak çizilir ve bu bilgi haritalarda belirtilir.
Dünya’da ve Türkiye’de Sıcaklığın Dağılışı
Sıcaklığın yeryüzündeki coğrafi dağılışını ve bu dağılışın nedenlerini yıllık ortalama izoterm haritaları yardımıyla incelemek mümkündür. Aylık ortalama izoterm haritaları ise sıcaklığın aylar arasındaki değişimi hakkında bilgi verir.
Dünya’da Sıcaklığın Dağılışı
Dünya Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
Kuzey Yarım Küre’de Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
Ocak ayı kış mevsimine rastlar.
En düşük sıcaklıklar Kuzeydoğu Sibirya ve Kanada’da görülür. Buralardaki sıcaklık değerleri yıl boyunca -20°C’nin altındadır.
Yüksek sıcaklıklar Ekvator ile Yengeç Dönencesi arasında, denizler üzerinde görülür.
İzoterm eğrileri karalar üzerinde güneye, denizler üzerinde kuzeye doğru sapma gösterir. Bu durum, karaların denizlerden daha soğuk olduğunun kanıtıdır.
Güney Yarım Küre’de Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
Ocak ayı yaz mevsimine rastlar.
En soğuk yer Güney Kutbu’dur.
En yüksek sıcaklıklar Güney Afrika’da Kalahari Çölü’nde, Güney Amerika’da Patagonya
Çölü’nde ve Kuzey Avustralya’da görülür.
İzoterm eğrileri karalar üzerinde güneye, denizler üzerinde kuzeye doğru sapma gösterir.
50 – 60° güney enlemleri arasında karaların az yer kaplaması nedeniyle izotermler oldukça düzgün uzanır.
Sonuçlar
Kuzey Yarım Küre’de izotermlerin gidişi enlemlere uyum sağlamaz. Çünkü bu yarım kürede karalar geniş yer kaplar.
Güney Yarım Küre’de izotermlerin gidişi daha düzenlidir. Çünkü bu yarım kürede karalar daha az yer kaplar.
Her iki yarım kürede okyanus akıntıları, izotermlerin enlemlerden sapmasına neden olur.
Dünya Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Kuzey Yarım Küre’de Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Temmuz ayı yaz mevsimine rastlar.
Sıcaklık değerleri yüksektir. Çünkü karalar bu yarım kürede geniş yer kaplar.
En sıcak yerler, 15. ve 40. paraleller arasındaki karalar üzerindedir.
İzoterm eğrileri karalar üzerinde kuzeye, denizler üzerinde güneye doğru sapma gösterir.
0°C izoterm eğrisi, Grönland’ın kuzeyi ve kutup çevresinden geçer.
Güney Yarım Küre’de Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Temmuz ayı kış mevsimine rastlar.
Antartika Kıtası -10°C izoterm eğrisi ile çevrelenmiştir.
50° - 60° enlemleri arasından geçen 0°C izoterm eğrisi oldukça düzgün uzanışlıdır.
İzoterm eğrileri, karalar üzerinde Ekvator’a, denizler üzerinde güneye doğru sapma gçsterir.
Sonuçlar
Kuzey Yarım Küre’de izotermlerin gidişi enlemlere uyum sağlamaz. Çünkü bu yarım kürede karalar geniş yer kaplar.
Güney Yarım Küre’de izotermlerin gidişi daha düzenlidir. Çünkü bu yarım kürede karalar daha az yer kaplar.
Okyanus akıntıları, izotermlerin enlemlerden sapmasına neden olur.
Dünya Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Sıcaklık Ekvator’dan kutuplara doğru azalır.
En düşük sıcaklıklar kutup bölgelerindeki karalar üzerindedir.
Alçak enlemlerde karalar denizlerden, yüksek enlemlerde denizler karalardan daha sıcaktır.
0° - 45° Kuzey enlemleri arasında sıcaklık değerleri, karaların geniş yer kaplaması nedeniyle Güney Yarım Küre’ye göre yüksektir. 45° Güney enleminden sonra Güney Yarım Küre, Kuzey Yarım Küre’den daha sıcaktır.
Termik ekvator, Avustralya çevresi dışında Güney Yarım Küre’ye inmez. Çünkü bu yarım kürede soğuk su akıntıları daha etkilidir. 
Kuzey Yarım Küre’de ılıman kuşak okyanuslarının doğu kıyıları batı kıyılarından daha sıcaktır.
Dünya Yıllık Sıcaklık Farkı
En düşük sıcaklık farkı enlemin etkisine bağlı olarak Ekvator çevresinde görülür.
En yüksek sıcaklık farkı 65°C ile Sibirya’da görülür.
Kanada’nın kuzeyinde ise 45°C’ye ulaşan sıcaklık farkına rastlanır.
Aynı enlemlerde bulunmalarına karşı Sibirya’da yıllık sıcaklık farkı Kanada’dakinden daha yüksektir.
Çünkü Sibirya’da karasallığın etkisi daha belirgindir.
Ilıman kuşak okyanusların batı kıyılarında sıcaklık farkları soğuk su akıntılarının etkisiyle daha yüksektir.
UYARI : En sıcak ay ile en soğuk ay arasındaki sıcaklık farkına yıllık sıcaklık farkı denir. Bu farklar dönenceler çevresinde, karasal bölgelerde en fazladır. Ekvator çevresinde ve denizel etkilere açık yerlerde ise sıcaklık farkları azalır.
Basınç
Atmosfer Basıncı
Atmosferi oluşturan gazların belli bir ağırlığı vardır. Gazların yeryüzündeki cisimler üzerine uyguladığı basınca atmosfer basıncı denir.
Normal Hava Basıncı
45° enlemlerinde, deniz seviyesinde ve 0°C sıcaklıkta ölçülen basınca normal hava basıncı denir.
Cıva sütununun yüksekliği ile (normal basınç 760 mm) 
Cıva sütununun ağırlığı ile (normal basınç 1033 gr) 
Kuvvet birimi ile (normal basınç 1013 milibar) ifade edilir. 
Basınç barometre ile ölçülür. Cıvalı barometre, barograf, aneroid baramotre ve altimetre gibi çeşitleri vardır.
Altimetre : Madeni barometrelerin bir çeşididir. Yükseldikçe basıncın azalması kuralına dayanılarak, yüksekliklerin ölçülmesi amacıyla yapılmıştır. 
Basınç Etmenleri
Hava basıncı çeşitli etmenler altında değişiklik gösterir.
Sıcaklık (Termik Etken)
Basıncı en çok etkileyen etmen sıcaklıktır. Sıcaklığın günlük mevsimlik değişimine bağlı olarak basınç değişir. Isınan hava genleşerek yükselir. Gazların seyrelmesi nedeniyle basınç düşer ve alçak basınç alanı oluşur. Soğuyan havada gaz molekülleri sıkışarak ağırlaşır. Ağırlaşan gazlar yeryüzüne doğru yığılır ve yüksek basınç alanı oluşur.
Yükselti
Yeryüzünden yükseldikçe;Yerçekimi, Atmosferdeki gazların miktarı azalır. Bunlara bağlı olarak basınç düşer.
Hava Yoğunluğu (Dinamik Etken)
1m3 havanın içerisindeki gazların miktarına hava yoğunluğu denir. Yoğunluk su buharına ve toz zerreciklerine göre değişir.
Yerçekiminin azalıp çoğalması, Havanın ısınıp soğuması,
Yükseltinin artması, Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşü, Hava yoğunluğunun değişmesine neden olur.
Hava yoğunluğu arttıkça basınç yükselir, yoğunluk azaldıkça basınç düşer.
Yerçekimi
Dünya’nın geoid şekli nedeniyle yerçekiminin Ekvator’dan kutuplara doğru artması, basıncın kutuplarda yüksek olmasının nedenlerinden biridir.
Mevsim
Mevsimlerin basınç üzerindeki etkisi ılıman kuşakta belirgindir. Yaz aylarında ısınmanın etkisiyle karalar alçak basınç, denizler ise yüksek basınç alanıdır. Kışın ise denizler alçak basınç, karalar yüksek basınç alanıdır. Bu durum sıcaklığın basınç üzerindeki etkisini kanıtlar.
Dünya’nın Günlük Hareketi
Dünya, ekseni çevresinde döndüğü için hava akımları yönlerinden sapar. Sapmalar sonucu 30°enlemlerinde alçalıcı hava hareketleri ile yoğunluk arttığından basınç yükselir ve dinamik yüksek basınç alanı oluşur.
60° enlemlerinde ise batı ve kutup rüzgarları karşılaşır. Bu rüzgarların birbirlerini iterek yükselmesiyle 60° enlemlerinde gaz yoğunluğu azaldığından basınç düşer. Böylece dinamik alçak basınç alanı oluşur.
UYARI : Dünyanın günlük hareketi sonucunda hava akımlarının sapması, dinamik basınç alanlarını oluşturur. Dünya’nın ekseni çevresindeki hareketine bağlı olarak oluşan basınçlara dinamik basınç denir.
Basınç Tiplerinin Özellikleri :
1013 milibardan düşük olan basınçlara alçak basınç (siklon) yüksek olanlara ise yüksek basınç (antisiklon) denir.
Alçak Basınç (Siklon) 
Termik ve dinamik alçak basınç merkezlerinde benzer hava hareketleri görülür.
Havanın yoğunluğu azdır.
Hava yükseltici bir hareket gösterir.
Yeryüzündeki hava hareketi çevreden merkeze doğrudur.
Merkezden çevreye doğru basınç artar.
Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle hava akımları, Kuzey Yarım Küre’de saat ibresinin tersi yönde, Güney Yarım Küre’de ise saat ibresi yönünde sapmaya uğrar.
UYARI : Basınç farkının olduğu yerlerde, hava hareketi her zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğrudur.
Termik alçak basıncın etkili olduğu alanlarda hava sıcaklığı yüksektir.
Dinamik alçak basıncın etkisi altında olan yerlerde sıcaklık düşüktür.
Yüksek Basınç (Antisiklon)
Termik ve dinamik yüksek basınç merkezlerinde benzer hava hareketleri görülür.
Havanın yoğunluğu fazladır.
Hava alçalıcı bir hareket gösterir.
Yeryüzündeki hava hareketi merkezden çevreye doğrudur.
Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle hava akımları, Kuzey Yarım Küre’de saat ibresi yönünde, Güney Yarım Küre’de saat ibresinin tersi yönde sapma gösterir.
UYARI : Basınç farkının olduğu yerlerde, hava hareketi her zaman yüksek basınçtan alçak basınca doğrudur.
Dinamik yüksek basıncın etkili olduğu yerlerde hava sıcak ve kurudur. Termik yüksek basıncın etkili olduğu yerlerde ise hava soğuk ve kurudur.
Basınç Kuşakları 
Termik Alçak Basınç Kuşağı (Tropikal Basınç Kuşağı) 
Ekvator ve çevresinde sıcaklığa bağlı olarak oluşmuştur.
Sıcaklık yüksek olduğu için sıcak çekirdekli siklon da denir.
Dinamik Yüksek Basınç Kuşağı (Subtropikal Basınç Kuşağı)
Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşünün rüzgarlar üzerinde oluşturduğu sapma etkisiyle 30° enlemleri çevresinde oluşan basınç kuşağıdır. Bu kuşak Kuzey Yarım Küre’de yaz aylarında kuzeye, kış aylarında güneye kayar. Alçalıcı hava hareketlerine bağlı olarak havanın ısınması ve nem miktarının düşmesi nedeniyle 30° enlemleri çevresinde çöller oluşur.
Dinamik Alçak Basınç Kuşağı (Subpolar Basınç Kuşağı)
60° enlemlerinde kutup rüzgarları ve batı rüzgarlarının karşılaşması ile oluşur. Sıcaklık düşük olduğu için soğuk çekirdekli siklon da denir.
Kışın kara ve denizlerin farklı ısınmaları aynı enlem üzerinde farklı basınç koşullarının görülmesini sağlar. Bu nedenle kışın karalar üzerinde yüksek basınç oluşması bu basınç kuşağını kesintiye uğratır.
Termik Yüksek Basınç Kuşağı (Polar Basınç Kuşağı)
Kutuplar çevresinde düşük sıcaklık nedeniyle oluşan, yüksek basınç alanıdır.
UYARI : Basınç kuşakları, Kuzey Yarım Küre’de karalar üzerinde kesintiye uğrar. Güney Yarım Küre’de ise karaların oranı çok az olduğundan basınç kuşakları daha düzenli ve süreklidir.
Rüzgarlar
Rüzgar,Hava kütlelerinin yatay yöndeki hareketlerine rüzgar denir.
Rüzgarlar basınç farklılıklarından doğar ve daima yüksek basınç alanlarından alçak basınç alanlarına doğru eser.
Rüzgarların Özellikleri :
Rüzgarın Hızı
Hava kütlesinin hareket hızıdır. Rüzgar hızı saniyede metre (m/sn) ya da saatte kilometre (km/sa) olarak ifade edilir.
Rüzgarın hızı anemometre ile ölçülür.
Rüzgarın Hızını Etkileyen Etmenler
Basınç Farkı
Rüzgarın hızını etkileyen temel etmendir. Basınç alanları arasındaki fark ne kadar fazla ise, rüzgar o kadar hızlı eser. Basınç farkının güçlü olduğu yerlerde izobarlar sık, zayıf olduğu yerlerde ise seyrek geçmektedir.
İzobar : Hava basıncının aynı olduğu yerleri birleştiren eğrilere izobar (eş basınç) eğrisi denir. Basınç haritalarında bu değerler deniz seviyesine indirgenmiş olarak kullanılır.
Basınç Merkezlerinin Yakınlığı
Alçak ve yüksek basınç merkezleri arasındaki uzaklık arttıkça rüzgarın şiddeti azalır. Basınç merkezleri birbirine ne kadar yakın ve aradaki basınç farkı ne kadar fazla ise rüzgar o kadar hızlı eser.
Dünya’nın Günlük Hareketi
Dünya’nın günlük hareketinin etkisiyle rüzgarlar esme yönlerinden sapar. Bu nedenle rüzgarlar basınç farkını izlemeyip izobarlara paralel bir şekilde estiklerinden hızları azalır.
Dünya ekseni çevresinde dönmeseydi rüzgarlar yüksek basınçtan alçak basınca doğru en kısa yolu izleyerek daha hızlı eseceklerdi. Ancak Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle en kısa yolu izlemeyen rüzgarlar daha yavaş eser.
UYARI : Rüzgarların sapma gücü enleme ve rüzgarın hızına göre değişir.
Yer şekilleri
Yeryüzünün dağlık ve engebeli arazilerinde rüzgarın sürtünme etkisi arttığından, hızı azalır. Engebeli olmayan alanlarda, deniz ve okyanuslar üzerinde sürtünme etkisi azaldığından rüzgarın hızı artar.
Rüzgarın Yönü
Rüzgarın yönü bulunulan noktaya göre belirlenir ve rüzgar hangi coğrafi yönden geliyorsa ona göre adlandırılır.
Rüzgarın yönü, basınç merkezlerinin konumuna, Dünya’nın günlük hareketine, yer şekillerine bağlı olarak değişir.
Dünya’nın Günlük Hareketi 
Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşü nedeniyle rüzgarlar yönlerinden sapar. Rüzgar yönlerini saptıran etkiye koriyolis (coriolis) gücü denir. Koriyolis gücü ile rüzgarlar Kuzey Yarım Küre’de sağa, Güney Yarım Küre’de sola sapar.
Türkiye’de görülen yerel rüzgarlar, yıldız, poyraz, gün doğusu, keşişleme, kıble, lodos, gün batısı ve karayeldir.
Rüzgarın Frekansı (Esme Sıklığı)
Rüzgarın yıl içinde belirli bir yönden esme sıklığına rüzgar frekansı denir.
Esme sıklığı rüzgar frekans gülleri ile gösterilir.
Bir bölgede belirli bir sürede rüzgarların en sık estiği yöne egemen rüzgar yönü denir.
Örneğin Ankara Meteoroloji İstasyonu verilerine göre, Ankara’ya ait yıllık ortalama rüzgar frekans gülüne bakıldığında, yıl içinde kuzeydoğudan esen rüzgarların toplam 5000 esme sayısı ile en fazla olduğu görülür. Yani egemen rüzgar yönü kuzeydoğudur.
UYARI : Bir yerin rüzgar gülüne bakarak egemen rüzgar yönü ve o yerdeki yer şekillerinin uzanış yönü hakkında bilgi edinebiliriz.
UYARI : Birbirine komşu iki yerin farklı ısınması durumunda öncelikle rüzgar görülür.
Rüzgar Çeşitleri
Rüzgarlar, oluşumlarına, esiş sürelerine ve etki alanlarına göre üçe ayrılırlar :
Sürekli Rüzgarlar
Genel Hava dolaşımına bağlı, sürekli basınç kuşakları arasında yıl boyunca yön değiştirmeden esen rüzgarlardır.
Alizeler
30° enlemlerinden (DYB) Ekvator’a (TAB) doğru esen rüzgarlardır.
Dünya’nın ekseni çevresindeki hareketi nedeniyle sapmaya uğrayarak, Kuzey Yarım Küre’de kuzeydoğudan, Güney Yarım Küre’de güneydoğudan eserler.
En düzenli ve sürekli esen rüzgarlardır.
Okyanus akıntılarının yönlerini düzenlerler.
Başlangıçta kuru olan bu rüzgarlar, deniz üzerinden aldıkları nemi Ekvator çevresine yağış olarak bırakırlar.
Ters Alizeler (Üst Alizeler)
Ekvator’dan (TAB), 30° enlemlerine (DYB) doğru esen üst rüzgarlardır.
Her yerde ve her zaman görülmezler.
Yeteri kadar sürekli ve güçlü değillerdir.
30° enlemleri çevresinde aşağıya doğru alçaldığından yağış oluşumunu engellerler.
Batı Rüzgarları
30° enlemlerinden (DYB), 60° enlemlerine (DAB) doğru esen batı yönlü rüzgarlardır. 
Kuzey Yarım Küre’de güneybatıdan, Güney Yarım Küre’de kuzeybatıdan eserler.
Yön ve süreklilikleri oldukça değişkendir.
Denizden karaya estikleri için orta kuşak karaların batı kıyılarına bol yağış bırakırlar.
Kıtaların batı kıyılarında okyanus ikliminin gelişmesine neden olmuşlardır.
UYARI : Batı rüzgarları sıcak su akıntılarının yön değiştirmesine neden olur ve akıntıları güçlendirirler.
Kutup Rüzgarları
Kutuplardan (TYB) 60° enlemlerine (DAB) doğru esen soğuk ve kuru rüzgarlardır.
Kuzey Yarım Küre’de kuzeydoğudan, Güney yarım Küre’de güneydoğudan eserler.
Kuzey Yarım Küre’de kış aylarında etki alanlarını güneye doğru genişleterek okyanusların batı kıyılarında karasal iklimlerin gelişmesine neden olurlar. Yazın ise zayıflar ve kutuplara doğru çekilirler.
UYARI : Sürekli rüzgarlar yıl boyunca varlığını sürdüren sürekli basınç merkezleri arasında eser.
Mevsimlik Rüzgarlar
Yılın bir yarısında belirli bir yönden, diğer yarısında ise tam tersi yönden esen rüzgarlardır. Yıl içinde yaklaşık altı aylık sürelerle yön değiştiren bu rüzgarlara devirli rüzgarlar da denir. Bu tip rüzgarlar, kara ve denizlerin mevsime dayalı farklı ısınma özelliklerinden doğar. Geniş bir kara parçası olan Asya Kıtası, onun güney ve güneydoğusunda yer alan Hint Okyanusu ile Büyük Okyanus bu tip termik basınç sistemlerinin gelişmesine en uygun bölgelerdir. Burada görülen mevsim rüzgarlarına muson adı verilmektedir.
Muson rüzgarları, Güney ve Güneydoğu Asya kıyıları, Avustralya kıyıları ve Afrika’nın Gine Körfezi kıyılarında görülür.
Yaz Musonları
Yaz aylarında Asya kıtası Hint Okyanusu’ndan daha çabuk ve çok ısınır. Kıta üzerinde termik kökenli alçak basınç alanı oluşur. Hint Okyanusu ise kıtaya göre daha serin olduğu için termik yüksek basınç alanıdır. Bu nedenle denizden karaya doğru, nemli yaz musonları eser. Kıyılarda bol yağış bırakırlar.
Muson rüzgarlarının etkili olduğu bu bölgeler Dünya’nın en yağışlı yerleridir.
UYARI : Yaz musonları denizden karaya doğru estikleri için dağ eteklerine ve yamaçlarına bol yağış bırakırlar.
Kış Musonları
Kış aylarında Asya Kıtası çabuk ve çok soğur. Kıta üzerinde termik kökenli yüksek basınç alanı oluşur. Hint okyanusu ise kıtaya göre daha ılık olduğu için termik alçak basınç alanıdır. Bu nedenle karadan denize doğru serin, yer yer soğuk ve kuru kış musonları eser.
UYARI : Kış musonları karadan denize estiklerinden kuru rüzgarlardır.
Yerel Rüzgarlar
Etki alanları dar ve esiş süreleri kısa olan rüzgarlardır. Oluşumlarındaki temel etken kısa süreli sıcaklık ve basınç farklarıdır.
Meltemler
Günlük sıcaklık ve basınç farklarından doğan rüzgarlardır.
Kara Meltemi
Gece, karalar denizlere göre daha çabuk ve çok soğur. Bu nedenle, karalar üzerinde termik yüksek basınç alanı, denizler üzerinde ise termik alçak basınç alanı oluşur. Bu durumda hava akımları karalardan denizlere doğru olur ve bu rüzgarlara kara meltemi denir.
Deniz Meltemi
Gündüz, karalar denizlerden daha çabuk ve çok ısınır. Bu nedenle karalar üzerinde termik alçak basınç alanı, denizler üzerinde ise termik yüksek basınç alanı oluşur. Bu durumda hava akımları denizlerden karalara doğru olur ve bu rüzgarlara deniz meltemi denir.
Örneğin İzmir’de yaz aylarında esen imbat bir deniz meltemidir.
Dağ Meltemi
Gece, yüksek yerler daha çabuk soğuduğundan termik yüksek basınç alanı, alçak yerler ise geç soğuduğundan termik yüksek basınç alanıdır. Hava akımları doruklardan çukur alanlara doğru olur ve bu rüzgarlara dağ meltemi denir.
Vadi Meltemi
Gündüz, yamaçlar vadi tabanlarına göre daha çabuk ve çok ısınır. Yamaçlar termik basınç alanı, vadi tabanları ise termik yüksek basınç alanıdır. Bu durumda, hava akımları vadi tabanlarından yamaçlara doğru olur ve bu rüzgarlara vadi meltemi denir.
UYARI : Meltemler, havanın durgun olması nedeniyle Ekvator’da yıl boyunca, orta enlemlerde ise en çok yaz mevsiminde görülür.
Sıcak Yerel Rüzgarlar
Estikleri yere göre daha sıcak olan rüzgarlardır.
Fön : Yamaçtan aşağı inen hava kütlesinin sıcaklığının her 100 m de 1 °C artmasına bağlı olarak oluşan sıcak ve kuru rüzgarlardır. Bu rüzgarlar kış mevsiminde karların erken erimesine, çığ ya da su baskınlarına neden olur. Yaz mevsiminde ise ürünlerin erken olgunlaşmasını sağlar.
Srikko : Büyük Sahra’dan Kuzey Afrika ve İtalya kıyılarına doğru esen sıcak ve kuru rüzgarlardır. Akdeniz üzerinden geçerken nem yüklendikleri için İtalya kıyılarına yağış bırakırlar. Çoğu zaman havanın içindeki tozdan dolayı bu yağışlar renkli olur. Srikko kıyıya yağış bırakıp içerilere sokulunca tekrar kuraklaşır.
Hamsin : Büyük Sahra’dan Mısır ve Libya kıyılarına doğru esen sıcak, kuru ve toz yüklü tipik çöl rüzgarlarıdır. 
Samyeli (Keşişleme) : Güneydoğudan esen, sıcak ve kuru çöl rüzgarlarıdır. Ürünler üzerinde kurutucu ve kavurucu etki yaparlar. Türkiye’de Güneydoğu Anadolu ve Doğu Akdeniz’de etkisi daha belirgindir.
Lodos : Türkiye’ye güneybatıdan esen sıcak ve nemli rüzgarlardır. Lodos yağış bırakmaz ancak havadaki nem miktarını artırır. Ardından hava soğuyunca bu nem yağışa dönüşür. Belli bir esme mevsimi yoktur. Kış aylarıda estiğinde ılıtıcı etki yapar.
Kıble : Güneyden esen sıcak rüzgarlardır. Akdeniz kıyılarına yağış bırakırlar. Torosların güney yamaçlarında etkili rüzgarlardır.
UYARI : Yamaçtan aşağı inen bir kütlenin sıcaklığı ve kurutucu etkisi artar.
Soğuk Yerel Rüzgarlar
Genellikle kış aylarında etkili rüzgarlardır. Dağlık alanlardan ve soğuk enlemlerden ılık kıyılara doğru eserler.
Mistral : Fransa’nın iç kesimlerinden Rhone Vadisi’ni izleyerek Akdeniz kıyılarına doğru kışın esen soğuk rüzgarlardır.
Bora : Yugoslavya’nın iç kesimlerinden Adriyatik Denizi kıyılarına esen soğuk rüzgarlardır.
Krivetz: Romanya’nın iç kesimlerinden Karadeniz kıyılarına doğru esen soğuk rüzgarlardır.
Etezien : Balkan Yarımadası’ndan Kuzey Ege kıyılarına doğru esen soğuk rüzgarlardır.
Karayel : Türkiye’ye kuzeybatıdan esen soğuk rüzgarlardır. Kışın kar yağışlarına, yazın sağanak yağışlara neden olur.
Yıldız : Türkiye’ye kuzeyden esen soğuk rüzgarlardır. Karadeniz kıyılarına yağış bırakırlar. Kar yağışına neden olurlar. Karayel ile karışık estiğinde kar fırtınaları görülür.
Poyraz : Türkiye’nin hemen her yerinde esen rüzgarlardır. Yaz poyrazı serinletici etki yapar. Kışın ise kuru soğuklara neden olur.
Tropikal Siklonlar
Tropikal kuşakta sıcak ve nemli hava kütlelerinde oluşan, güçlü ve çok şiddetli esen, yıkıcı etkileri olan rüzgarlardır. Yerel olarak siklon, hurricaine, tayfun, gibi adlar verilir.
Daha küçük ölçekli güçlü girdap hareketlerine de hortum (tornado) adı verilir. 
Nemlilik
Nem:Yeryüzündeki su kütlelerinden buharlaşan su, atmosferin nemlenmesine yol açar. Atmosferdeki su buharına hava nemliliği de denir. Önemli bir sıcaklık etmeni olan atmosferdeki su buharının miktarı, yere ve zamana göre değişir. 
Atmosferde nemliliğin dağılışını etkileyen etmeler.
Buharlaşma:
Atmosferdeki nemin kaynağı yeryüzündeki su kütleleridir. Sıcaklık arttıkça, havadaki nem açığı arttıkça, su yüzeyi genişledikçe, rüzgar estikçe, basınç azaldıkça, buharlaşma artar.
Sıcaklık:Sıcaklığın yüksek olduğu yerlerde havanın nem alma kapasitesi de yüksek olduğu için buharlaşma artar, düşük olduğu yerlerde ise buharlaşma azalır.
Yükseklik:Ağır bir gaz olan su buharı, yerçekiminin etkisiyle fazla yükselemez. Yoğunlaşma sonucu yağış tekrar yeryüzüne düşer. Yükseldikçe hava soğuyacağından havanın su buharı taşıma kapasitesi dolayısıyla buharlaşma azalır.
Basınç:Yüksek basınç alanlarında alçalıcı hava hareketi buharlaşmayı engeller. Çünkü alçalan havanın yoğunluğunun artması su buharının yükselmesini önler. Alçak basınç alanlarında ise yükselen havanın yoğunluğu daha az olacağı için buharlaşma daha kolaydır.
Mutlak Nem (Varolan Nem)
1m3 havanın içindeki su buharının gram olarak ağırlığına mutlak nem denir. Mutlak nem, sıcaklığa bağlı olarak, Ekvator’dan kutuplara doğru, denizlerden karalara doğru ve yükseklere çıkıldıkça azalır.
Maksimum Nem (Doyma Miktarı)
1 m3  havanın belli bir sıcaklıkta taşıyabileceği nemin gram olarak ağırlığıdır. Hava kütleleri ısındıkça genleşip hacimleri artar. Bu nedenle nem alma ve taşıma kapasiteleri de artar. Eğer hava taşıyabileceği kadar nem alırsa doyma noktasına ulaşır ve doymuş hava adını alır.
Örneğin : 20°C sıcaklığa sahip bir hava kütlesinin taşıyabileceği nem miktarı 17,32 gr/ m3’tür. Bu hava kütlesinin sıcaklığı 30°C’ ye yükseldiğinde havanın hacmi genişleyeceği için taşıyabileceği nem miktarı da artar ve doyma noktası 30,4 gr/ m3 e yükselir. Bu nedenle hava kütlesinin doyması için aradaki fark (13.08 gr) kadar nem yüklenmesi gerekir.
UYARI : Hava kütleleri, genellikle doyma noktasının üzerinde nem taşıyamaz.
Bağıl Nem :Hava her zaman taşıyabileceği kadar nem yüklenmez. Genellikle havadaki su buharı miktarıyla doyma miktarı arasında bir fark bulunur. Bu farka doyma açığı (nem açığı) denir.
Belli sıcaklıkta 1m3 havanın neme doyma oranına ise bağıl nem denir.

Formülü ile hesaplanır.
Bağıl Nemi Artıran Etkenler
Bağıl nem, mutlak nemin artması ya da hava sıcaklığının azalması nedeniyle artar.
Mutlak Nemin Artması
Mutlak nem bakımından fakir, diğer bir deyişle doyma açığı bulunan bir hava kütlesi denizler üzerinden geçerken buharlaşma yolu ile ya da mutlak nemi kendisinden daha çok (doyma noktasına yakın) olan bir hava kütlesi ile karşılaştığında karışma yolu ile mutlak nem bakımından zengin hale gelir. Hava kütlesinin sıcaklığı değişmeden nem kazandığı için bağıl nemi de artar.
Hava Sıcaklığının Azalması
Hava kütlesi kendisinden daha soğuk bir hava ile karşılaştığında ya da soğuk bir zemin üzerinden geçtiğinde sıcaklığı düşer. Böylece nem miktarı değişmeden sıcaklığı düşen hava kütlesinin bağıl nemi artar.
Mutlak Nem, Maksimum Nem ve Bağıl Nem İlişkisi
Bir yerdeki yağış oluşumu mutlak nem (varolan nem) ile maksimum nem (doyma noktası) arasındaki ilişkiye bağlıdır. Yağış oluşumu için havanın nem yüklenerek doyma noktasına ulaşması ve bağıl neminin % 100 olması gerekir.
MUTLAK, MAKSİMUM VE BAĞIL NEM İLİŞKİSİ
Mutlak Nem (Varolan Nem) = Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem = %100 Hava neme doymuştur.
Mutlak Nem (Varolan Nem) > Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem > %100 Havada nem fazlası bulunur.Bu fazlalık yoğunlaşarak yağış biçiminde yeryüzüne döner.
Mutlak Nem (Varolan Nem) < Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl Nem < %100 Havada doyma açığı yani nem açığı bulunur. Nem açığının kapanması için hava sıcaklığının azalması ya da havanın nem yüklenmesi gerekir. 
UYARI : Soğuk bölgelerde havanın doyma miktarı düşük olduğu için bu bölgelerde bağıl nem yüksektir. Çöl bölgelerinde ise havanın doyma miktarı yüksek olduğu için, hava kütlesi soğuk bölgelerden daha çok mutlak nem içerse bile bağıl nem miktarı düşüktür.
Yoğunlaşma :Atmosferdeki su buharının gaz halden sıvı ya da katı hale geçmesine yoğunlaşma denir. Yoğunlaşmanın temel nedeni sıcaklığın düşmesidir.
Yoğunlaşma Çeşitleri
Havanın Alttan Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma
Bu tip yoğunlaşma ile sis oluşur. Yatay ya da yataya yakın hareket eden ılık ve nemli bir hava kütlesinin kendisinden daha soğuk bir zemin üzerinden geçişi sırasında içindeki su buharının su zerrecikleri şeklinde yoğunlaşmasına sis denir.
Hava Kütlesi Sisi:Genellikle hava hareketlerinin yatay yönde ve yavaş olduğu yerlerdeki ısı kaybı sonucu oluşan sislerdir.
Kara Sisi (Radyasyon Sisi)
Kara sisleri sıcaklık terselmesinin görüldüğü yerlerde ve dönemlerde kara içlerinde oluşur.
Sıcaklık Terselmesi : Bazı dönemlerde yerin aşırı enerji kaybetmesi, dağlardan çukur alanlara soğuk havanın inmesi, sıcak havanın üstüne soğuk havanın gelmesi ya da alçalan havanın alt bölümlerinin soğuması gibi nedenlerle hava tabakasının sıcaklığı yerden yükseldikçe düzenli olarak azalmaz. Belirli bir yükseltiye kadar artan sıcaklık sonra yeniden düzenli olarak azalmaya başlar. Bu olaya sıcaklık terselmesi denir.
Kıyı ve Deniz Sisi (Adveksiyon Sisi):Yatay hava hareketleri sonucunda ılık ve nemli hava kütlesinin kendinden daha soğuk zemin üzerinden geçtiği kıyılarda ve deniz üzerinde oluşan sislerdir. 
Örneğin İngiltere’de batı rüzgarlarının ve Gulfstream sıcak su akıntısının etkisi ile bu tip sisler yıl boyunca görülür.
Yer şekli Sisi (Orografik Sis):Yamaç eğimi az olan yerlerde ılık ve nemli hava kütlesinin yamaç boyunca yükselmesi ve bunun sonucunda içindeki su buharının soğuyarak yoğunlaşması ile oluşan sislerdir.
Cephe Sisi:Sıcaklık ve nem bakımından farklı hava kütlelerinin karşılaşma bölgelerinde, sıcak hava soğuk hava üzerinde yükselir. Yükselen sıcak havada olan yoğunlaşmalar sonucunda soğuk hava içine su buharı katılır. Nem miktarı artan soğuk havanın yoğunlaşmasıyla sis ya da bulut oluşur.
UYARI : Sis yoğunluğu havanın nem taşıma kapasitesine bağlı olduğundan, gece daha fazladır.
Yükselen Havanın Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma
Bu tip yoğunlaşma ile bulut oluşur. Bir hava kütlesinin dikey yönlü hareketi sırasında, yerden yükseldikçe içindeki su buharının su zerrecikleri şeklinde yoğunlaşmasına bulut denir. Bulutların güneş ışınlarını engelleyici etkisi ile yeryüzünün aşırı ısınıp soğuması önlenir.
Bulutluluk Oranı
Gökyüzünün bulutlarla kaplı olma oranıdır. Bulutluluk nefometre ile ölçülür. Bulutluluk oranının yüksek olduğu (her mevsim bol yağış alan) yerlerde güneşli gün sayısı azdır. Örneğin İngiltere’de, batı rüzgarlarının ve sıcak su akıntılarının etkisiyle hemen her mevsim yağışlı ve güneşli gün sayısı azdır.
UYARI : Bulut kümelerinin altının düz olması yoğunlaşmanın aynı seviyede olduğunu gösterir.
Nefometre : Bulutluluk gökyüzünü kaplayan bulutların miktarı 10 ya da 8 eşit parçaya bölünmüş ve nefometre adı verilen bir araç ile ölçülür. Nefometre ufku kaplayacak şekilde tutularak bulutla kaplı pencereler sayılır. Bulutla kaplı pencere sayısının tüm pencere sayısına oranı da bulutluluğu verir.
Bulut Tipleri
Bulutlar yüksekliklerine göre incelenir.
Yüksekliklerine göre bulutlar 3 gruba ayrılır:
Yüksek Bulutlar
6000m’nin üstündeki hava katmanlarında su buharının buz şeklinde yoğunlaşması ile oluşan bulutlardır. Bu seviyelerdeki su buharı azlığına bağlı olarak görünüşleri tüy şeklindedir. Bunlara genel olarak sirrus adı verilir.
UYARI : Kümülonimbus bulutları dikey yönlü hareketlerinin fazla olması nedeniyle her üç (alçak, orta, yüksek) seviyeye de yayılabilen bulutlardır.
Orta Bulutlar
3000 – 6000 m arasındaki yükseltilerde yoğunlaşmalara bağlı olarak oluşan bulutlardır. Bunlara alto bulutları adı verilir. Genellikle beyaz renklilerdir.
Alçak Bulutlar
Yeryüzü ile 3000 m arasında oluşan kalın, yoğun ve koyu görünüşlü bulutlardır. Yoğunlaşma hızlı ve kısa sürede olursa küme şekilli yoğun yağış bırakan bulutlar oluşur. Eğer yoğunlaşma yavaş ve uzun sürede olursa tabaka şekilli ve uzun süren çisinti şeklinde yağış bırakan bulutlar oluşur.
Yağış:Havadaki nemin doyma noktasını aşıp, su damlacıkları, buz kristalleri veya buz parçacıkları şeklinde yoğunlaşmasına yağış denir.
Yerde Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar 
Çiy : 
Havanın açık ve durgun olduğu gecelerde, havadaki su buharının soğuk cisimler üzerinde su damlacıkları biçiminde yoğunlaşmasıdır. İlkbahar ve yaz aylarında görülür.
UYARI : Bir bölgede yağışların oluşabilmesi için hava sıcaklığının düşmesi, hava kütlesinin yükselmesi ve havanın doyma noktasına ulaşması gerekir. Dolu yağışı orta enlemlerde, genellikle sağanak yağmurlara birlikte, ilkbahar ve yaz aylarında görülür. Çiy 0°C’nin üzerindeki, kırağı 0°C’nin altındaki yoğunlaşmalar ile oluşur.
Kırağı : Soğuyan zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz kristalleri şeklinde olmasıdır. Kırağının oluşabilmesi için de havanın açık ve durgun olması gerekir.
Kırç : Aşırı soğumuş su taneciklerinden oluşan bir sis uzun süre yerde kaldığında, su taneciklerinin soğuk cisimlere çarparak buz haline geçmesidir.
Troposferde Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar
Yağmur :
 Buluttaki su taneciklerinin damlalar halinde birleşerek yeryüzüne düşmesidir.
Kar : Havadaki su buharının 0°C’nin altında yoğunlaşarak ince taneli buz kristallerine dönüşmesidir.
Dolu : Dikey yönlü hava hareketlerinin çok güçlü olduğu bulutlarda, sıcaklığın birdenbire ve büyük ölçüde düşmesiyle su tanecikleri donar.
Yağış Miktarı 
Yıl içerisinde birim alana düşen toplam yağış miktarına denir.Yağış, plüviyometre ile ölçülür, kg/m2 ya da mm olarak ifade edilir.
Yağış Miktarını Etkileyen Etmenler
Hava Kütlesi :
 Bir yerin yağış alabilmesi için uygun hava kütlelerinin ve buna bağlı cephe sistemlerinin etkisi altında bulunması gerekir. Hava kütlesi nemli ise yağış miktarı artar. Örneğin Türkiye’de kış yağışlarının fazlalığı İzlanda Gezici Alçak Basıncı’nın kışın daha etkili olmasının bir sonucudur.
Yükselti ve Yer şekilleri : Deniz seviyesinden yaklaşık 1500 – 2000 yükseltiye kadar her 100 m’de yağış miktarı 50 – 400 mm arasında artar. Bu yükseltiden sonra yağışlar azalır. Çünkü içindeki nemin büyük bölümünü yamacın orta bölümlerine bırakan hava kütlesi doruklara kuru olarak geçer. Nemli hava kütlelerine dönük yamaçlarda yağışın fazla, ters yamaçlarda yağışın az olması ise yer şekillerinin yağış miktarına etkisini kanıtlar.
Denize Etkisine Kapalılık : Denizden uzaklaştıkça yağış miktarı azalmaktadır. Çünkü, nemli hava kütleleri, içindeki nemin büyük bir bölümünü kıyı kesimlerinde bırakır ve içerilere daha kuru olarak sokulur.
Akıntılar : Sıcak su akıntılarının etkisiyle ısınıp nemlenen hava kütleleri serin kara üzerine geldiğinde yağış bırakır. Örneğin, İngiltere ve Japonya kıyılarında yağış miktarının fazla olmasında sıcak su akıntıları etkilidir. Soğuk su akıntılarının geçtiği kıyılarda ise yağış miktarının azaldığı görülür.
Bitki Örtüsü : Özellikle ormanlardaki terleme, nem miktarını artırdığından yağışlar %3 – 6 oranında artar.
Yağış Tipleri :
Yükselim (Konveksiyon) Yağışları
Isınarak yükselen havanın soğuması ile oluşan yağışlardır.
Ekvator çevresinde yıl boyunca orta enlemlerde ilkbahar ve yaz aylarında bu tip yağışlar görülür.
Türkiye’de ilkbahar ve yaz başlarında kuzeybatıdan gelen nemli ve soğuk hava, İç Anadolu’da ısınarak, yükselir ve yağış bırakır. Bu yağışlara kırkikindi yağmurları denir.
Yamaç (Orografik) Yağışları
Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucunda oluşan yağışlardır.
Orografik yağışlar en çok kıyıya paralel uzanan dağların denize dönük yamaçlarında görülür.
Türkiye’de Toroslar ve Kuzey Anadolu Dağları’nda yamaç yağışı belirgindir.
UYARI : Egemen rüzgar yönüne dik uzanan dağ yamaçları orografik yağışları alır.
Cephe Yağışları:Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında oluşan yağışlardır. 
Yeryüzündeki yağışların önemli bir bölümünü bu tip yağışlar oluşturur.
Batı ve Orta Avrupa ile okyanusal iklim bölgelerinde her mevsim, Akdeniz iklim bölgelerinde kış aylarında cephesel yağışlar görülür.
Dünya’da Yağışın Dağılışı 
Çok Yağışlı Bölgeler
Ekvatoral Bölge :
 Yıl boyunca ısınmanın fazla olması nedeniyle yükselim yağışları görülür. Bu bölgede karşılaşan kuzey ve güney alizeleri de yükselim yağışlarına yol açar. Her mevsim yağışlı olan ekvatoral bölgede, Mart ve Eylül aylarında yağış miktarı artar. Yıllık yağış toplamı 2000 mm civarındadır.
Muson Asyası : Yaz musonlarının etkisiyle yaz aylarında bol yağış alır. Yağışlar, yamaç yağışı şeklindedir. Kış ayları genellikle kurak geçer. Yıllık yağış miktarı 2000 mm’nin üstündedir.
Orta Kuşak Karaların Batı Kıyıları : Her mevsimin yağışlı olduğu bölgelerdir. Kış yağışlarının nedeni gezici alçak basınç ve buna bağlı cephe sistemleridir. Dağlık kıyılarda yer şekilleri yağış miktarını artırıcı etki yapar. Ayrıca bu kıyılar batı rüzgarları ve sıcak su akıntılarının etkisi altıdadır.
UYARI : Kuzey Amerika Kıtası’nın doğu kıyısında tropikal siklonlar nedeniyle çok yağış görülür.
Yağışlı Bölgeler
Akdeniz Bölgeleri : 30° - 40° enlemleri arasında kışları yağışlı, yazları kurak bir yağış rejimi gelişmiştir. Bölge, yazın subtropikal yüksek basınçların, kışın ise batı rüzgarları ve geçici alçak basınçların etkisinde kalır. Kış yağışları, cephesel yağışlardır. Dağlık alanlarda ise orografik cephesel yağılar görülür.
Orta Kuşak Kıtalarının Doğu Kıyıları : Her mevsimi yağışlıdır. Genellikle yağışlar cepheseldir. Ancak yaz mevsiminde konveksiyonal yağışlar da görülür. Soğuk su akıntıları bazı kıyılarda çöllerin gelişmesine neden olmuştur.
Savan Bölgeleri : 10° - 20° enlemleri arasında, kışların kurak, yazların ise yağışlı geçtiği bölgelerdir. Yaz yağışları konveksiynal yağışlardır. Kış kuraklığının nedeni subtropikal yüksek basınç alanının Ekvator’a doğru kaymasıdır.
Az Yağışlı Bölgeler
Orta kuşak karasal bölgelerde kışın, karaların iç kısımlarında havanın soğuk olması nedeniyle antisiklon alanları oluşur. Nemli havanın iç kısımlara sokulmasını önler. Buralarda kışlar biraz nemli ancak yağışsızdır. İlkbahar ve yaz aylarında ise ısınmaya bağlı konveksiyonal yağışlar görülür.
Kurak Bölgeler
Subtropikal Yüksek Basınç Bölgeleri
20° - 30° enlemleri arasında yıl boyunca yağışın çok az görüldüğü hatta bazı yıllarda yağışın hiç görülmediği bölgeler vardır. Alçalıcı hava hareketleri nem açığını büyütür ve kuraklığın belirginleşmesine neden olur. Bu bölgeler, Büyük Sahra, Arabistan ve Avustralya’da geniştir. Güney Afrika, Güney Amerika ve Meksika’da daha dar alanlıdır.
 
 
Orta Kuşak Kıtalarının Deniz Etkisine Kapalı İç Kısımları
Denizden çok uzak olan bu bölgelere nemli rüzgarlar ulaşamaz. Kıyıya paralel uzanan dağ sıraları da nemli rüzgarları engellediği için bu bölgelerde kuraklık belirgindir. Örneğin Orta Asya çöllerinin oluşumu buna bağlıdır.
Kutuplar:Kutuplar çevresi soğuk olduğundan havanın mutlak nemi düşük ve yağış miktarı azdır. Ayrıca buralarda yüksek basınç alanının egemen olması yağışları önler. Buralara daha çok soğuk çöller denir.
Copyright © 2013 cahitdersler.tr.gg | Hızlı Kullanım Sürekli Güncel Site !!! | Tüm Hakları Saklıdır. Site Ziyaretçilerinin Konumları Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol